22 Eylül 2016 Perşembe

dokunmatik ekran tamiri ve eski yazılar bilgilerimiz

dokunmatik ekran tamiri ve eski yazılar bilgilerimiz

dokunmatik ekran tamiri ve eski yazılar bilgilerimiz İlk Millî Birlik Komitesi 1960 kas»^ feshedilerek yerine yeni bir Millî mİtesi kuruldu. Bu defa Komite 23 0^ meydana geliyordu. Komite üyeliğindenj rılan 14 subay emekliye sevkedilerek/ı için yurt dışında grevlere atandılar.
9 temmuz 1961'de halkoyuna sufioi? kabul edilen Anayasa'mn 70. maddesine? 13 aralık 1960 tarih ve 157 sayılı kari' altında adları bulunan M.B.K. üyeleri,' kaydı olmamak şartiyle,
tında, özel öğretmenlerle yaptı. 12 yaşında ortaokula girerek Lâtince, Yunanca, Fran- Jolm Miiton sızca, İtalyanca, İbra-



nice öğrendi. 16 yaşında Cambridge Univer-sitesi'ne girdi, 7 yıl edebiyat okudu. Bir yandan da şiir yazıyordu. Babası onun sakin bir köy evinde, 6 yıl, hiçbir şey düşünmeden yaşamasını sağladı, Miiton, hayatının bu sıkıntısız devresinde en güzel şiirlerini yazmıştır.
1642 İç Savaşı'nda Miiton, Püritenler'in tarafını tutmuştu. dokunmatik ekran tamiri Savaşı Püritenler kazanıp Cromvvell başa geçince Miiton hükümette önemli bir görev aldı: Devletin bütün resmî evrakını Lâtince'ye çeviriyordu, çünkü o devirde Lâtince Avrupa'da resmî dil olarak kabul edilmişti.
Sürekli çalışmak Milton'un gözlerini bozmuştu. 1652'de iyice kor oldu. Şiirlerini kız- | larına yazdırıyordu. Ölmez eseri olan «Kaybolan Cennet» de böyle yazılmıştır, Miiton bu 
Bir milletin kendine özü kültüre, gelenekle re bağlı kalıp kendi varlığını her şeyin üstün de tutarak yaşıyabileceğine inanan bir siya set görüşüdür. Buna göre, bütün insanlar tek ayrımsız bir topluluk meydana getiremezler onun için, milletler ayrı ayrı özelliklerini kc rumalı, bu bakımdan gelişmeye çalışmalıdır
İnsanların kavim devri yaşadıkları Ortaçaç da ne milliyet fikri vardı, ne de milliyetçili ülküsü. Toplumlar düzenlenip, dil, inanç v ülkü birliğine kavuşunca millet haline geçt ler, milliyetçilik fikri doğdu. Çağımızda c sömürge şeklinde idare edilen bazı milletleri 'giriştikleri savaşlar, milliyetçilik fikrine day mır. Ayrıca, özgür ve bağımsız olan bir m' letin vatan bütünlüğünü korumak!, milleti sı bir birlik halinde bulundurmak tasalan ( milliyetçilik ülküsü ile sağlanmaktadır
Fransa'da 1789. Ihtilâli'ni hazırlıyan İnsi .Hakları, fert hürriyetleri üzerindeki düşüne ler, sonunda milliyetçilik tohumlarının • at masına yol açmış fikir akımlarıdır. Bir si^ si görüş olarak, Fransa'da milliyetçilik fil 1897 yılındaki Dreyfus olayından sonra or ya çıktı. Fransız anayurdunun bütünlüğü f
Miilî Kütüpane gibi kurumiarı varciır.
Mili? Eğitim politikasını, millî eğitimin geleceğini ilgilendiren geliştirme plân ve programlarını tesbitle görevli olan Millî Eğitim Şûrası üç yılda bir toplanır.
Anıtlar Yüksek Kurulu yurttaki eski eserlerin korunmasında tam yetkili bir teşekküldür; kararları hiçbir İdarî makam tarafından değiştirilemez.
Yabancı ülkelerde okuyan Türk öğrencilerinin eğitim ve öğretimlerini izlemek, denetlemek, bulundukları yerdeki öğretim ve eğitim olaylarını, gelişmelerini Bakanlığa bildirmek üzere, lüzumlu görülen elçiliklerimiz yanında Millî Eğitim Ataşeler? (müfettişleri) bulunur.
Üniversiteler, İktisadi ve Ticari İlimler Akademileri, muhtariyeti olan yüksek dereceli öğretim ve eğitim kurumlandır. Üniversitelerarası ve Akademilerarası kurullara. Millî Eğitim Bakanı başkanlık eder.
MİLLİ SAVUNMA BAKANLIĞI Yurdun savunmasiyle ilgilenen, askerlik v< ordu işlerini yöneten bakanlıktır.
OsmanlI İmparatoriuğu'nda, devlet yürüt me kuvveti padişah adına sadrâzamda toplan mıştı. İmparatorluğun en düzenli kuruluşı ordu, bunun da çekirdeği Yeniçeri Ocağı idi Tanzimat hareketinde de ıslahata önce ordu Han başlanmıştır. Bundan dolayı. Seraskerlik
m«ı^, umumi, mesıeKi, гектк öğretimi, eğitimi, sporu, beden eğitimini yaymak, geliştirmek, eski eserleri korumak, meydana çıkarmak, onarmak, kitaplıklar, müzeler kurmak, mevcutları yönetmek Milli Eğitim Bakanlığı' nın görevleridir.
Bakanlığın Teşkilâtı
Milli Eğitim Bakanlığı, başlıcaları yukarıda belirtilen görevlerini yerine getirmek üzere, iki müsteşarla müsteşar yardımcılarının idaresinde merkezde şöyle teşkilâtlanmıştır:
Talim ve Terbiye Kurulu, Teftiş Kurulu, Yüksek Öğretim Genel Müdürlüğü, Orta Öğretim Genel Müdürlüğü, İlk Öğretim Genel Müdürlüğü, Öğretmen Okulları Genel Müdürlüğü, Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü, Mesle kî ve Teknik Öğretim Müdürlüğü, Erkek Tek nik Öğretim Müdürlüğü, Ticaret Öğretimi Mü dürlüçü. Kız Teknik Öğretim Müdürlüğü, Öze Öğretim Müdürlüğü, Eski Eserler ve Müzele Genel Müdürlüğü, Beden Terbiyesi ve İzcilil Müdürlüğü, Kütüpaneler Müdürlüğü.
Bakanlığın, her ilde Millî Eğitim Müdürlül» leri, köylerde, kasabalarda, şehirlerde yül' sek okulları, ortaokulları, ilkokulları, birço müzeleri, kitaplıkları, Ankara'da Devlet Kor servatuvarı, Devlet Operası ve Tiyatrolar' Millî Kütüpane gibi kurumlan vardır.
Millî Eğitim politikasını, millî eğitimin gı
görevleri; 1949'da çıkarılan 5398 sayılı kanunda şöyle açıklanmıştır:
Cumhuriyet Ordusu'nun hazırlanması ve idaresiyle ödevli ve bu işlerden barışta ve seferde sorumlu olan Millî Savunma Bakanlığı, barışta harb kuvvetlerinin komutası kendisine verilmiş olan Genelkurmay Başkanlığı ile Bakanlık Müsteşarının idaresi altındaki daireleri ihtiva eder. Bu teşkilat, ihtiyaca göre değişir.
Bakanlık, Ordumuzun personel, haber alma, harekât, eğitim, seferberlik ve ikmal işlerini. Genelkurmay Başkanlığı vasıtasiyle, bunların dışındaki hizmetlerini Müsteşarlık vasıtasiy-le yürütür.
Türk Silâhlı Kuvvetleri'nin Komutam olar Genelkurmay Başkam, Bakanlar Kurulunur teklifi üzerine. Cumhurbaşkanınca atanır, gö rev ve yetkileri kanunla düzenlenir. Genelkur may Başkam görev ve yetkilerinden dolaş Başbakana karşı sorumludur (Anayasa, nr î 10).
Millî Savunma Bakanlığının Türk Ordus' nu hazırlamak, yönetmek için giriştiği baş' ca faaliyetler şunlardır:
Ordu ile, askerlikle ilgili kanun tasarıları yapmak, bu kanunları yürütmek, uygulams Genelkurmay Başkanlığınca lüzum gösteril kuruluşları kurmak, silâhları, teçhizatı sa| m ak—adgrin yemek, içmek, barınmak İ
M il t on
tarafından benimsenmişti. Bu fikir «Ittihad-ı anâsır» (çeşitli milletlerden gelme unsurları aynı bayrak altında toplama) diye ifadelendirilen Osmanlıcılık düşünüşüne karşıt olarak ileri sürülüyordu. Miliyetçilik daha geniş ifadesini ilkin Turancılık ülküsiyle Ziya Gökalp ve arkadaşlarının eserlerinde buldu, dil, fikir ve ülkü birliği yönlerinden işlendi. Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra, siyasi şartlar milliyetçilik fikrinin silâhlı bir savunma şeklinde gerçekleşmesine yol açtı, istilâcı kuvvetlere karşı, Atatürk'ün önderliği altında, millet fiilen ayaklandı, bağımsızlığı için savaştı, Kurtuluş Savaşı gibi, ipad ekran servisi dünya tarihinde az görülmüş bir kahramanlık destanı yaratarak, Türkiye Cumhuriyeti'ni kurdu.
Türkiye'nin örnek olduğu bu gerçekçi milliyetçilik akımı birçok Asya, Afrika milletlerine, bağımsızlıklarını kurtarmak, ya da korumak için büyük cesaret verdi. Her iki Dünyc Savaşı'ndan sonra birçok milletler, milliyet çilik ülküsiyle yaptıkları savaşlar sonunda ba ğımsızlıklarına kavuştular.
Yalnız, gerçekten uzaklaşan, ihtiraslı emel lere saplanan milliyetçilik akımları felâketieı le sonuçlanmıştır. Meselâ, I. Dünya Savaşı'r
lUKiar pırdKduiıeutJK naıe gelrniş^j >
kemer ve kubbenin bulunuşu, kuii^ " zemenin sonucudur. Eyfel kulesi^.' baştan başa demirden yapılmasının.' sonucu olmuştur.
ikinci şart, mimarlığın hangi met edeceğidir. Oturmak, barınmak J pılan bir bina odalara bölündüğü hj'. cami, herkesi toplıyan örtülü bir bc: ibaret olacaktır.
Üçüncü şart, yere, mekâna иудуп:., Depremlerle her an sarsılan Japon joj, da yapılar ahşap, karton gibi hafif miden, tek kat olarak meydana getirilir;, kunç sıcakların hüküm sürdüğü ülkelercı İm duvarlar kullanılır; yumuşak Akdeni; neşinden faydalanmak için, meselâ Vere te, rutubete karşı kalın duvarlarla bir bol revaklı balkonlar, büyük, katkatpr reli yapılar görülür.
Dördüncü şart, çağın güzellik Ф) uygunluktur. Gotik devrinde göklere çizgilerle dar, duvarları pencerelerle miş yapılar meydana getirildiği haldef^ üslûbunda duvar yüzeyleri baştan bafirilirken aldığı biçim demek olduğuıii re, devir üslûbu, belli bir zaman çerçevesif bütün mimarlık eserlerinde görülen ortai çim özellikleridir. Bu üslûbu doğuran^ ortak inançlardır. Güzellik anlayışı, asisi anlayışı, din inancı gibi, bütün toplumlı ortak olan şartlardır. Devir üslûpları,!; dünyaya yaygın olamaz; ancak geniş bö|!! İlgilendirir. Avrupa'da, Roman devri m lığı. Gotik mimarlık devri. Barok devirj koko. Ampir üslûbu, hattâ Rönesans gibiç niş zaman çerçeveleri içinde görülen öfü vasıflı mimarlık eserleri meydana getirile tir. Bugün ise, demirin, betonun malzemesine katılması, bütün medeni üN‘ de üslûbu birbirine yaklaştırmıştır. da kübizm gibi sanat görüşlerinin yay9'^*’ ması, yapılarda yeni bir üslûp
bunlardan ı-vony^ı aa Kılir д^.^, raya ile Beyşelıir Göliı'nüj^ • k asın d ak i K u b ad a b a l b a ray jy,' kmtıları kalmıştır.
OSıMANLILAR DEVRİ. ~~ Тц,.. marlığınm en güzel eserlerini ve^ olan OsmanlI mimarlığı başiıc?/ bölüme ayrılır:
1.— Başlangıç Devri (Bursa i\ bu): İmparatorluğun kuruluş y; rından başlıyarak XV. yüzyılın sor,, na kadar gelen bu süre içinde Osn; •
İl mimarlığında önce Selçuklu marlığınm etkileri görülür, ipad ekran servisi sonu, rı kendine has bir özellik kazaimr, başlar. Bu devrede Bursa'da, Man:-
■da, İstanburda çeşitli eserler mey-na getirilmiştir. En önemli dmiı marlık eserleri Bursa’da Ulu Car. (1379-1399), Alâettin Paşa Caır.; (1339), Yıldırım Bayezit Caıu (1389), Yeşil Cammerkezi olan Konya başta olmak üzere Kayseri, Sivas, Divriği, Niğde, Van, Ahlat, Tokat, Erzurum, Amasya gibi merkezlerde çeşitli türbeler, medreseler yapılmıştır. Selçuklular, zamanın üniversitesi • olan medreselere büyük önem verirdi. Konya’daki Sırçalı Medrese (1243), Karatay Medresesi (1252), Sivas’taki Gök Medrese (1271), Büruciye Medresesi (1270), Kayseri’deki Saliibiye Medresesi (1267), Salım Medresesi (1270), Hand Hatun Medresesi (1237), Sara-cettin Medresesi (1238), Çifte Medrese (1205), Niksar’da Yağıbasan Medresesi (1157) bunların başlıca örnekleridir.
Selçuklular devrinde yaoü*"-
1Ы.ЛМ mimarlığı cloğrudarı doğruya Müalüman sanatçıların yarattığı mimarlıktır Çeşitli milletlere mensup sanatların eseri olan bu mimarlığın üslûbundan bahsederken «Arap Üslûbu» deyimini kullanmak yanlış olur. Çünkü Araplar büyük ölçüde Müslümanlığın ilk zamanlarında iş-üal ettikler! ülkelerin mimarlık geleneklerinden. tekniklerinden faydalanmışlardır.
Müslümanlıktan önce Arabistan’da mimarlık denilebilecek bir sanat yoktu. Çoğu göçebe olan halk arasında yerleşik olanlar da alelade kulübelerde otururlardı.
İslâm mimarlığının ilk eserleri camilerdir. Bugüne kadar ayakta duran en eski mimarlık eseri Kudüs’teki Kubbet-üs-Sahra’dır. Çok zaman yanlış olarak Ömer Camisi diye anılan bu yapı kutsal emanetleri saklamaya yarıyan bir türbe, ya da mesçittir. 691'de V. Emevî halifesi Abdülme-lik tarafından yaptırılan Kubbet-us-Sahra bir kayanın üstüne kurulmuştur.ipad ekran servisi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder